EKİNLİ KÖYÜNÜN TARİHİ

     Köyün kuruluşu ile ilgili değişik rivayetler vardır. Ahmet İlbaş beyin İl ve İlçe arsivlerindeki araştırmaları ve köylülerimizin bilgilerinden istifade ederek hazırlanmıştır. Köyümüzün ortasında hepinizin bildiği kalenin yerinde eskiden büyük bir kalenin olduğu bilinmektedir. 1230 yılında Türk devletlerinden olan Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde doğuda ve batıda çeşitli irklardan, boylardan insanlar yaşamakta idi işte bu dönemde Selçuklu Devletini rahatsız eden bazı devletlerin ve boyların üzerine gidip İmparatorluk sinurlarını genişletmek ihtiyacı hissediliyordu. İşte bu nedenle çıkılan bir seferde köyümüzde bulunan ve büyük bir ihtimalle Bizans prenslerinden birine ait olduğu tahmin edilen bu kalenin alınması olmuştur.

   Irak Bağdat'tan gelen Alpaslan oğullarından kayıs beyin ordusu köyün önünüdek yazıda konaklamış vesavaş düzeni kurmuştur. Kumandan hemen elçilerini göndererek kalenin hemen teslim edilmesini istemiştir. Kale tekfuru komutanın elçilerine sert bir şekilde cevap vererek, Bu isteği kabul etmemiştir. Selçuklu komutanı gece oluncalya kadar hiç bir şey yapmamış, gece oluncae bir plan yaparak askerlerlerin ellerine ve develerin üzerlerine mum yaktırarak onların arazilerde dolaşmalarını emretmiş. Bundan amaç, ordunun çok kalabalık olduğunun imajını vermektir. Nitekimde bu plan başarılı olmuş, bu kalabalığı gören Komutan bu kadar askerle başa çıkamayacağını anlamış ve sabaha karşı kalenin anahtarını teslim etmiştir. Kalenin tesliminden sonra, isteyenleri devlet himayesi altına almış gitmek isteyenleride serbest bırakmıştır.

     Köyümüzün isminin Devekse oluşunun sebebi bu yukarıda anlattığımız olayla bağlantılıdır.Bu olayla Deve faktörü ve kalenin dışında bulunana o dönemde yaşayan, Kilise isminin bir araya gelmesi ile önceleri, Devekesen olarak söylenmiş fakat daha sonra gelen Türk komutan bu isimleri kısaltarak Devekse olarak değiştirmiştir. 1960'tan itibaren de EKİNLİ Köyü olarak değiştirilmiş, Köyün kuruluşunun eski olması nedeniyle bir çok tarihi eser bulunmaktadır. Köyde Selçuklular döneminde 1250'li yıllarda yapılan taş Cami iki Medrese, Kale, aşağı köye yakın dere denilen yerde hala kalıntıları var olan bir Manastir bulunmaktadır. Burası Hiristiyanlar tarafından ziyaret edilen bir merkez olarak kullanıldığı ağırlık kazanmıştır.

    Köyün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıkla devam etmektedir,eskiden el sanatlarından halı ve kilim dokumacılığı ileri bir düzeyde idi. 1950'li yıllardan sonra İstanbul'a Mahmutpaşa'da çalışmak için giden erkekler bir süre sonra Aile'lerinide getirmiş işçilikle başlayan kişiler piyasada dürüstlükleri ve esnaflık kabiliyetleri sonunda tekstil sektöründe yüzün üzerinde imalat ve toptancı bulunmaktadır. Merhum Hamit Kurşun tekstil sektörünün duayenlerindendir

. Köyde okur yazar oranı % 98 ‘dir

Köyün Nufusu:şu anda köyde 300 kişi İstanbulda ise takriben 7000 kişi yaşamaktadır. İstanbuldaki nufusun yoğunluğu Gaziosmanpaşa, Beşyüzevler ve Sultançifliği'nde ikamet etmektedir, geri kalanı Maltepe, Küçükköy, Bereç, Avcılar gibi yerlerde ikamet etmektedirler.